Savaşmak ve sevişmek birbirine çok benzer, biri toprağı ıslatırken öbürü yatağı ıslatır. Melodilerini besteleyen tanrıdır. Öldürmek de alışkanlık hâline gelir, sevişmek de. Egomuzu besler, faniliğimizi bastırır, bizi tanrılaştırır. Ve elbette, sevişmek, savaşmaktan etiktir.
4 Temmuz 2018 Çarşamba
Mart Kedisinin Melodisi
Savaş alanında kulaklarını tıkamış askerler, parmak uçlarına kadar hissettikleri korkuyu bastıramaz. Askerler aslında dünyaya savaşmak için gelmemiştir. Üstlerindeki üniforma onlara yalnızca savaşçı süsü verir. Ölmezlerse sonradan kulaklarını açar, savaş melodisine alışırlar sadece ve biz onlara savaşçı unvanını veririz. Kimse savaşçı doğmaz. Mart kedisi olmak da tıpkı bunun gibidir. Kimse mart kedisi doğmaz, herkes dünyaya sevecen hâlde gelir. Duymak istemedikleri şeylere kulaklarını tıkar, duymazdan gelirler. Bir yerden sonra yüreklenmeye tenezzül edip kulaklarını açarlar ve çalmaya başlar mart kedisinin melodisi. Savaş melodisi çaldıkça sanırım öldürmek tatlı gelir, mart kedisinin melodisi çaldıkça ise sevişmek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yalancı Siyah
Gece yarısının iştah kaçırdığı dönemlerden birindeydi. Kadınının saçları siyah derdi herkese, yıllar evvel bir Çarşamba akşamı uzun tırnakl...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder