19 Kasım 2017 Pazar

Watchmaker's Darlings - Saatçinin Kıymetlileri

   He lost his fortune and workshop at gambling, The Watchmaker. Father of a beautiful little girl and husband of a lady who carried the sunshine under her pale skin. Then cold came the night, poverty surrounded its ugly molds on the pretty white walls of his home. His family bliss was long gone. Little girl was crying with her mother's blue eyes over papa's scolding. Watchmaker's wife threatened him with a leaving unless he makes a living. What she did was a disregard to the sunshine she carried within.

   
   Watchmaker took his whiskey bottle and went to see an old friend. He took his gun outside his pants and put it on the table. His old fella said: "Dying ain't no way to make a livin'." And he answered: "Livin' ain't easy when you can't pay the rent."


   Time went by like a bullet going straight between the eyes of a soldier, a poor puppet whose masters are fatter than a 40 years old housewife. Watchmaker hung his head a lot, yet did not shed a single tear until the very moment of farewell to his darlings. He sat on his heels, embraced his little girl. Her mother's hauntingly blue eyes she had, and they were filling with tears.


   With his family gone, Watchmaker tried his best to move on. He missed his daughter. And he missed his lifeblood, tremblingly beautiful yet Brutish wife.

   He met a lady soon enough. They were in a hotel room and he was smoking a cigarette after an average love-making. Things were going good, she made him feel something else than pain. Yet the Watchmaker was scared, he was scared of a possibility. A possibility of a man who makes a good living and willing to buy nice things for this woman. Three nights after, in the very same hotel room, their door was knocked. She got out of the bed and opened the door to a handsome man in a suit, holding up flowers with an excited smile on his clean-shaven face.


   
    "Last Year's Man" by Leonard Cohen is waiting for you under the Turkish translation of this story. I'll be back.






TURKISH TRANSLATION - TÜRKÇE MEALİ




   Servetini ve dükkanını kumarda kaybetti, Saatçi. Güzel mi güzel küçük bir kızın babası, soluk teninin altında gün ışığını taşıyan bir kadının kocasıydı. Soğuk vurdu gece vakti. Yokluk, evinin alımlı beyaz duvarlarını çirkin küfleriyle sardı. Aile saadeti geçmişte kaldı. Küçük kızı, annesinin mavi gözleriyle, babasının azarlarına ağlıyordu. Saatçi'nin karısı evi geçindirmezse terk etmekle tehdit etti. Bu yaptığı içinde taşıdığı gün ışığına saygısızlıktı.

   Saatçi viski şişesini alıp eski bir dostunu görmeye gitti. Tabancasını belinden çıkarıp masaya koydu. Eski dostu: "Ölüm geçimini sağlamaz." dedi. Saatçi: "Kirayı ödeyemezken yaşamak zor zanaat." cevabını verdi.

   Vakit, bir askerin kaşları arasına giren bir kurşun gibi geçti. Asker zavallı bir kuklaydı, ipleri çeken efendileriyse 40 yaşındaki bir ev hanımından bile şişman. Saatçinin başının öne eğildiği çok oldu ancak kıymetlilerine veda vakti gelene dek gözyaşı dökmedi. Diz çöktü, küçük kızına sarıldı. Annesinin beyne kazınan mavi gözlerine sahipti ve o gözleri doluyordu.

   Ailesinin yokluğunda Saatçi hayatını idame ettirmek için elinden geleni ardına koymadı. Kızını özledi. Hayat damarı, titreten güzellikte ama Brütüs'ten farksız karısını özledi.

   Hayli vakit geçmeden bir kadınla tanıştı. Otel odasındaydılar, vasat bir sevişme sonrası Saatçi sigara içiyordu. İlişki fena gitmiyordu, kadın ona kederden başka bir şey hissettirmeyi başardı. Ancak Saatçi korkuyordu, bir ihtimalden korkuyordu. İyi kazanan ve bu kadına güzel hediyeler almaya hazır bir adamın var olma ihtimalinden. Üç gece sonra, aynı otel odasında kapıları çalındı. Kadın yataktan çıktı ve kapıyı takım giyinmiş, elinde çiçekler, taze tıraş edilmiş suratındaysa heyecanlı bir gülümseme olan yakışıklı bir adama açtı.


   Leonard Cohen'dan "Last Year's Man." Keyifli dinlemeler.




Yalancı Siyah

Gece yarısının iştah kaçırdığı dönemlerden birindeydi. Kadınının saçları siyah derdi herkese, yıllar evvel bir Çarşamba akşamı uzun tırnakl...