7 Temmuz 2018 Cumartesi

Gün Doğarken Bir Yabancı

  Sabahın beşinde bir yabancıyla yarı çıplak, terler içinde uyumaya yeltenen kişinin uzandığı yatakta saadet hak getire. Zevk sıvılarının kokusuyla ten ve ter kokusunun birleştiği odada bir de tütün yandı mı... Hüznün kokusu aşağı yukarı budur.

  Bahsettiğim bu birçok yabancıyla süregelen bu hoşnut aptallık herkese mi mükelleftir yoksa yalnızca iradesiz kişilere mi, bilemem. Yapılmasının birçok sebebi olabilir, yargılamak kimsenin harcı olmamalıdır ama bilinmelidir ki, belki bir ilah, belki bir dost, belki aileden biri, belki de bir sevgili mutlaka bir gün yargılayacaktır. Yargılamak, insanın çekirdeğinde vardır. Dünyanın en saf kalpli insanı da mutlaktır ki yargılar, en beter insanı da. Aksini düşünmek kendini kandırmak ve aynaya bakmamaktır.

4 Temmuz 2018 Çarşamba

Mart Kedisinin Melodisi

  Savaş alanında kulaklarını tıkamış askerler, parmak uçlarına kadar hissettikleri korkuyu bastıramaz. Askerler aslında dünyaya savaşmak için gelmemiştir. Üstlerindeki üniforma onlara yalnızca savaşçı süsü verir. Ölmezlerse sonradan kulaklarını açar, savaş melodisine alışırlar sadece ve biz onlara savaşçı unvanını veririz. Kimse savaşçı doğmaz. Mart kedisi olmak da tıpkı bunun gibidir. Kimse mart kedisi doğmaz, herkes dünyaya sevecen hâlde gelir. Duymak istemedikleri şeylere kulaklarını tıkar, duymazdan gelirler. Bir yerden sonra yüreklenmeye tenezzül edip kulaklarını açarlar ve çalmaya başlar mart kedisinin melodisi. Savaş melodisi çaldıkça sanırım öldürmek tatlı gelir, mart kedisinin melodisi çaldıkça ise sevişmek.

  Savaşmak ve sevişmek birbirine çok benzer, biri toprağı ıslatırken öbürü yatağı ıslatır. Melodilerini besteleyen tanrıdır. Öldürmek de alışkanlık hâline gelir, sevişmek de. Egomuzu besler, faniliğimizi bastırır, bizi tanrılaştırır. Ve elbette, sevişmek, savaşmaktan etiktir.

Yalancı Siyah

Gece yarısının iştah kaçırdığı dönemlerden birindeydi. Kadınının saçları siyah derdi herkese, yıllar evvel bir Çarşamba akşamı uzun tırnakl...